Akın AKBULUT
Vergi Başmüfettişi (E.Baş Hesap Uzmanı)
Küreselleşme ile birlikte sermaye piyasalarının gelişmesi ve yabancı yatırımcı hareketleri işletmelere ait finansal tablo bilgilerinin karşılaştırılabilir, anlaşılabilir ve şeffaf olması ihtiyacını kaçınılmaz bir zorunluluk olarak karşımıza çıkarmaktadır. Finansal tabloların karşılaştırılabilirliği, anlaşılabilirliği ve şeffaflığı ise bu bilgileri üretirken kullanılan ortak bir muhasebe ve denetim dilinin kullanılmasıyla mümkün olabilir. Bu ortak dil ise uluslararası muhasebe ve denetim standartlarının uygulama ile bütünleştirilmesiyle sağlanabilir.
Uluslararası muhasebe standartlarına göre üretilen finansal tablolar mutlaka denetlenmelidir. Çünkü ancak denetim ile finansal tabloda iddia edilen bilgilerin doğruluğu ve güvenilirliği arttırılmış olur. Denetimden geçmemiş finansal tabloların bilgi kullanıcıları için güvenilirliği sağlanmamış demektir.
Türk Ticaret Kanunu ve Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu düzenlemelerine göre bağımsız denetime tabi anonim şirketler 2013 yılına ilişkin finansal tabloları da dahil, Türkiye Muhasebe Standartları’na (TFRS) göre hazırlanmış karşılaştırılabilir finansal tablolarını bağımsız denetime hazır hale getirmek zorundadırlar.
Anonim şirketlerde finansal tabloların bağımsız denetime hazır hale getirilmesi, disiplinler arası bağlantının çok iyi sağlanması ile mümkün olabilmektedir. Hazırlayacak personelin özümsemesi gereken Vergi, Türk Ticaret Kanunu ve muhasebe uygulamaları bu disiplinlerin belli başlılardır .
Bu nedenle finansal tabloları hazırlayacak olan kişilerin;
1-Türkiye Muhasebe Standartları uygulamalarını bilmesi gerekir
Bilindiği üzere, Türk Ticaret Kanunu gereği bağımsız denetime tabi işletmeler 01.01.2013'den itibaren Türkiye Muhasebe Standartlarına geçip dönem sonlarında da Standartlara uygun finansal tablolar hazırlamak zorundadırlar. Sırf bu zorunluluk bile TFRS bilinmesini önemli hale getirmektedir.
2-Türk Ticaret Kanunu uygulamalarını bilmesi gerekir
Şirketlerin anayasası Türk Ticaret Kanunu’dur. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) şirketlerin finansal bilgilerinin oluşturulmasında “dürüst resim ilkesi”nin ön planda olmasını önemsemiştir. Dürüst resmin ise kanunun anlayışıyla “Türkiye Muhasebe Standartları’nın uygulanması” ile sağlanacağı varsayılmıştır. Bu kapsamda TTK, “defter tutmada“ olmasa da finansal tabloların oluşturulmasında ve raporlanmasında özellikle “Türkiye Muhasebe Standartları’na” atıflar yapmıştır. Bu nedenle kanun; envanter işlemlerinde, kıymetleri değerlemede, finansal tabloların hazırlanmasında ve sunumunda, denetim sisteminde, yönetim sisteminde, ortaklarla olan finansal ilişkilerde, ortaklık payları ve kar dağıtımında, işletmenin öz sermayesinin yeterliğinde hep temelinde Türkiye Muhasebe Standartları’nın uygulanmasını zorunlu tutan düzenlemelere yer vermiştir.
Öte yandan bağımsız denetim de Türk Ticaret Kanunu gereği ortaya çıkmıştır. Şirketlerin bağımsız denetiminin Türkiye Denetim Standartları’na göre yapılacağı, denetlenecek finansal tabloların da Türkiye Muhasebe Standartları’na göre hazırlanacağı, denetçinin sahip olacağı vasıflar, bağımsız denetimden geçmeyen finansal tabloların düzenlenmemiş hükmünde olacağı ve yaptırımlar hep TTK düzenlemesi olarak yer almıştır. Bu nedenle Türkiye Muhasebe Standartları’nı neden uygulamak gerekirin yanıtı için Türk Ticaret Kanunu uygulamalarına da vakıf olmak önem kazanmıştır.
3-Vergi Uygulamalarını Bilmesi Gerekir.
6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 64/5. maddesi ticari defterlerin tutulmasında Vergi Usul Kanunu (VUK) hükümlerinin uygulanacağını belirtmiştir. Ticari defterlerde VUK hükümlerinin uygulanması demek, VUK uygulaması ile oluşturulan finansal tablolarda kıymet ve borçların değerlemesinde, envanter işlemlerinde hep VUK hükümlerinin dikkate alınacağı, defterlerin de VUK’a dayanarak çıkarılan Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğleri yani Tek Düzen Hesap Planı’na (TDHP) göre tutulacağı anlamına gelmektedir. Bu nedenle defterlerin doğru tutulması ve bu çerçevede çıkarılacak finansal tabloların kanuna uygun olması için meslek personelinin vergi uygulamalarını doğru bilmesi önemlidir.
Değerlendirme
Muhasebenin işlevi, finansal nitelikli işlemleri kaydetmek, sınıflandırmak, özetlemek ve raporlamaktır. Muhasebenin amacı bilgi sunmaktır ve bu görevini önemli ölçüde hazırlanan finansal tablolar aracılığı ile yerine getirir. Denetimin işlevi ise; muhasebe tarafından sunulan bilgilerin doğru ve güvenilir olup olmadığını tespit etmek ve bir görüş bildirmektir. Yapılış şekli ve amaç itibariyle birbirinden farklı olan bu iki faaliyetin ortak noktası, finansal bilgilerin üretilmesi ve denetlenmesinde ortak ölçütlerin esas alınmasıdır. Bu ölçütler, finansal raporlamada esas olan standartlardır . Muhasebeci ve denetçilik meslekleri karşılaştırıldığında; en önemli farklılıklardan biri, muhasebe işini yürüten kişilerin denetim işlevinde bulunmamasıdır. Diğer bir farklılık da denetim yapacak olan meslek mensuplarının da denetleyeceği finansal bilgilerin oluşturulmasında görev almamış olmasıdır.
Son uyarı olarak finansal tabloların, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yayımlanan muhasebe standartlarına göre düzenlenmemesinin TTK’nın 562/2. maddesine göre 4.312.-TL idari para cezası gerektirdiğini de belirtelim.
Yeni yeni öğrenmeye çalıştığımız bu olguların sağlıklı işleyebilmesi ancak yukarıda özetlediğimiz konulara vakıf olunmasıyla mümkündür. İşletme meslek personeli ve yöneticilerinin bu gereklilikleri bilerek yola çıkmaları “dürüst resim ilkesinin” daha kolay hayata geçirilmesini sağlayacaktır.
KAYNAK : Dünya Gazetesi